Bandırma’da, ‘’ Demokratikleşme Sürecinde Medya ‘’ konulu panel ilgi gördü. Bandırma Belediyesi Kültür ve Sanat etkinlikleri kapsamında, gazeteci yazarı Önder Balıkçı’nın moderatörlüğünde, Barış Manço Kültür Merkezi’nde gerçekleşen panele konuşmacı olarak, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti(TGC) Başkanı Turgay Olcayto, Cumhuriyet Gazetesi Vakfı Başkanı ve Cumhuriyet Gazetesi yazarı Orhan Erinç ve Hürriyet Gazetesi Yazı İşler Müdürü Tufan Türenç katıldı.
Panelin açılış konuşmasını yapan CHP’li Belediye Başkanı Sedat Pekel, son yıllarda ülkemizdeki tutuklu gazeteci sayısı açısından dünya ülkeleri arasında liderliğe yükseldiğimize dikkati çekerken, ‘’ Bu ülkeyi kolay kurtarmadık. Yine el ele, kol kola vererek, ülkemizi içinde bulunduğumuz kötü ortam ve koşullardan kurtaracağız. Bunun ilk adımı önümüzdeki yerel seçimlerden başarıyla çıkmamızdır’’ dedi.
ORHAN ERİNÇ ;
Panelde ilk konuşmayı, Orhan Erinç yaptı. Geçmişten günümüze Türk basınının durumunu değerlendiren Erinç, şöyle konuştu::
‘’Eski dönemlerde meslekte gazetecilik yapma düşüncesi ön plandaydı. İdeoloji, siyaset düşünülmezdi. Son dönemlerde ise önce ‘medya-siyaset’’ düşüncesinin ardından ‘medya-siyaset-ticaret’ üçgeni ortaya çıktı. Şimdi ise ‘medya-siyaset-ticaret-tarikat’ dörtgeni egemen oldu. İş adamlarının, medya patronu olduktan sonra medyanın durumunun bozulduğu düşüncesini de pek doğru bulmuyorum. Çünkü eski yıllarda Tercüman, Vatan, Akşam, Yeni Sabah ve Yeni İstanbul gibi gazetelerin de patronları iş adamlarıydı ama yazı işlerine en küçük müdahaleleri olmazdı. Eskiden, bugünkü gibi kendilerini patron vekili gibi gören genel yayın yönetmenleri yoktu. Milliyet Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Abdi ipekçi, her zaman gazete patronunun vekili olmadığını söylerdi. Sendikasızlaştırmaya zorlama yoktu. Ben Cumhuriyet Gazetesi’nde genel yayın yönetmeni olarak görev yaparken, aynı zamanda Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanlığını da sürdürüyordum.”
TURGAY OLCAYTO;
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve Evrensel Gazetesi yazarı Turgay Olcayto da, Türkiye’nin, içinde medyanın da yer aldığı, her alanda çok güç bir dönemden geçtiğinin altını çizerken, şunları söyledi:
‘’Başbakan, halen 64 gazeteci cezaevinde tutuklu bulunduğu halde ısrarla bunların birkaçının dışında gazetecilik mesleğiyle ilgili tutuklu olmadıklarını, çoğunun terörist olduğunu öne sürse de, söyledikleri doğru değil. Biz, 64 gazetecinin tutuklu olduğunu söylüyoruz, çünkü Türkiye’de, sarı basın kartı almak oldukça zor. Ancak şu gerçeğin de altını çizmek gerekir ki, aralarında gazetecilik mesleğinden de gelen Başbakanlar dahil hiçbiri, gazetecilerin özlük haklarını iyileştirmeye çalışmadı. Bugün AKP iktidarı da, yalnız kendisinden olan medyayı seviyor. Oysa gazeteciliğin özünde muhalefet ve eleştiri hakkını kullanmak gelir. Hâlen ülkemizde basın kartı taşıyan 9-10 meslektaşımız var. 212 sayılı yasa kapsamında çalışan gazeteci sayısı çok az. Çoğu meslektaşımız, sigortasız çalışmak zorunda bırakılıyor. Ülkemizde hukuken gazeteci konumunda bulunanlardan kat ve kat fazlası hukuksuz çalıştırılan gazeteci var. Gazeteciler, çok zor koşullarda görev yapmaya çalışıyor. Terörle Mücadele Yasası, gazetecilere nefes bile aldırmıyor. Bu nedenle özellikle doğu ve güneydoğu Anadolu’da görev yapan meslektaşlarımızın durumları çok zor. Gazeteciler, sık sık açılan tazminat davaları ile tehdit altında bulunuyor. Bu arkadaşlarımıza, cemiyet olarak hukuksal destek vermeye çalışıyoruz. Bugün, patronlar, bir işaretle gazetecileri işlerinden atıyorlar. Başbakanın, gazete yazarından memnuniyetsizliğini belirtmesi bile işten atılması için yeterli bir neden oluşturuyor. Gazete patronları, durumdan vazife çıkarıp, Başbakan rahatsız olmasın diye yazarlarını, kapının önüne koyuveriyor. Holdingleşme, medyada editoryal bağımsızlığı yok etti. Karşımızda, çok çabuk öfkelenen bir siyasi iktidar var. İktidar, Suriye’ye gösterdiği hassasiyeti, Gezi Parkı olayları sırasında ölen, yaralanan vatandaşlarımızdan esirgiyor. 2011 yılından bu yana faili meçhul dosyalar katlanıp, artarak, 3 milyona ulaştı. Bu korkunç bir rakamdır. Uludere olayında, bombalama emrini kimin verdiği iki yıldır belli değil. Reyhanlı’da yaşanan olayda önce halkın bilgilendirme hakkına engel olunarak, haberlere sansür engeli geldi, sonra sansür kaldırıldı. Eğer, demokrasiyi eğip bükerseniz, onun adı demokrasi değil, totaliter bir rejim olur.”
Olcayto, medyanın bu duruma gelmesinde meslekte çalışanların hatalarının da bulunduğuna, meslek sorunlarının çözümü için birlik ve beraberlik içinde hareket edilemediğine işaret ederken, “Sendikalaşma haklarımız elimizden alınırken, arkadaşlarımız işten çıkarılırken bile gazeteciler olarak sessiz kaldık” diye konuştu.
TUFAN TÜRENÇ;
Konuşmasına, bugün Türkiye’de basın özgürlüğünden söz etmenin zor olduğunu vurgulayarak başlayan Hürriyet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Tufan Türenç, şu değerlendirmede bulundu:
“Bugün ülkemizde sadece 10 gazete, iktidar baskısından kurtulmaya çalışarak mesleki mücadele veriyor. 20-25 iktidar yanlısı gazete var. Bu iktidar organları da ‘kraldan çok daha kralcı’ durumunda hareket ediyor. Devletin yayın organı TRT ve Atatürk’ün kurduğu Anadolu Ajansı da yüzde yüz iktidarın güdümünde, bu partinin propagandasını yapıyor. Bugün, gazetecilerin büyük çoğunluğu, kalemlerini sattılar. Ülkemizde hukuk devleti yok, işletilmiyor. İktidar, Özel Yetkili Mahkemeler aracılığıyla muhalif gazetecileri yargılıyor. Hükümetin atayarak, iki yıl birlikte çalıştığı genelkurmay başkanı bile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı. Bunu kamu vicdanı da, hukuk da kabul etmez. Türkiye’nin sıkıntısının nedeni, Avrupa ülkelerindeki gibi çoğulcu demokrasiye sahip olmamasıdır. Bugünkü iktidar, çoğunlukçu demokrasiyi savunmuyor. Bunun adı demokrasi değil, otokrasidir. İşte bunun için Avrupa, Başbakanımıza diktatör diyor. Bu mantığı sürdürdüğün takdirde sen, diktatörsün. Bir Gazi Parkı olayı patladı, gençler, Tayyip Bey’in maskesini çekip aldı, altından diktatör çıktı. Tayyip Bey, onun için gezicilere kızıyor. Oysa o gençler, demokratik haklarını kullanarak, tepkilerini ortaya koydular. Başbakan, şimdi aynı tepkiyi Ortadoğu’da da görüyor. Bu tepkiler organize değil, otantiktir.”
Konuşmacılar, daha sonra izleyenlerin sorularını da yanıtladılar. Bu sırada Tufan Türenç, Silivri’de tutuklu bulunanları ziyareti sırasında izlenimlerini anlattı. Türenç, Özel Yetkili Mahkemeleri değerlendirirken, “Bu mahkemelerde hakimler yok, robotlar var” dedi. Gezi olayları ile ilgili soru üzerine Turgay Olcayto, “Bu olaylar, yalnız Başbakanın değil, hükümetin de iç yüzünü ortaya koymuştur” değerlendirmesinde bulundu. Orhan Erinç ise “Yaşadığımız bu olaylar, geleceğe umutla bakmamıza engel olmamalıdır” diye konuştu.
Panelin ardından Belediye Başkanı Sedat Pekel, Olcayto, Erinç ve Türenç ile paneli yöneten Balıkçı’ya plaketlerini verdi.